Makaleler


Obsesif ve Kompulsif Kişilik Bozukluğu Tedavisi

Obsesif ve Kompulsif Kişilik Bozukluğu Tedavisi 04.09.2018

Obsesif ve kompulsif kişilik yapılanmalarında, düşünme ve eylem süreçleri çoğu zaman duyguların, keyif alma kapasitesinin ve spontane deneyimlerin önüne geçer. Kişi, hissetmekten çok düşünmeye; anın tadını çıkarmaktan çok düzen kurmaya ve kontrol etmeye yatırım yapar. Bu nedenle, yaşamın daha esnek ve haz veren yönleri geri planda kalır.

Obsesif ve kompulsif eğilimler genellikle bir arada görülür ve benzer dinamik kökenlere sahiptir. Obsesyonlar, bireyin zihnini meşgul eden, tekrarlayıcı ve istem dışı düşünceler olarak tanımlanabilir. Kompulsiyonlar ise bu düşüncelerin yarattığı kaygıyı azaltmaya yönelik olarak yapılan, yineleyici davranışlardır. Burada önemli bir nokta, obsesif-kompulsif kişilik yapısına sahip olan herkesin mutlaka obsesif-kompulsif bozukluk semptomları göstermediğidir.

Psikanalitik açıdan bakıldığında, obsesif ve kompulsif örüntülerin arkasında katı denetim ihtiyacı, suçluluk duygularıyla baş etme çabası ve kabul edilemeyen dürtülerin farklı savunma mekanizmalarıyla dönüştürülmesi yer alır. Düşünmeye yapılan aşırı yatırım, aslında hissedilmek istenmeyen duygulara karşı kurulmuş bir savunma düzeni işlevi görür. Bu durum kişiyi hem ilişkilerinde hem de kendi iç dünyasında katı, esnekliğini kaybetmiş bir hale getirebilir.

Psikanalitik psikoterapi süreci, bu katı yapılanmayı yumuşatmayı, kişinin bastırdığı duygusal deneyimlere yeniden temas etmesini ve düşünce ile duygu arasındaki dengeyi yeniden kurmasını hedefler. Terapi, sadece semptomların azalmasını değil, kişiliğin derinliklerinde işleyen dinamiklerin anlaşılmasını ve dönüştürülmesini amaçlar. Böylelikle kişi, kontrol ve mükemmeliyet ihtiyacının ötesinde, daha serbest, daha canlı ve daha tatmin edici bir yaşam deneyimine ulaşabilir.